Kaldığımız yerden devam edelim. Bir defa herkesin hoşlandığı sempati duyduğu şeylere doğru yönelmeye eğilimi vardır. Bu yönelim kimi zaman sözlerle somutlaşır kimi zaman yazılarla yada kimi zaman beden diliyle. Bu durumu bir ortama girdiğimizde insanların bizi gördüklerinden memnun mu olduklarını yada onları kendi hallerine mi bırakmamız gerektiğini anlamak için kullanabiliriz.
Örneğin konuşmakta olan tanıdığınız iki kişinin yanına geçtiniz. sohbetlerine katılmak istiyorsunuz ve merhaba dediniz. Eğer gerçekten siizn onlara katılmanızı istiyorlarsa Gövdeleri ile birlikte ayaklarını da harket ettirerek size dönerler. Böylelikle tam yönelim gerçekleşmiş olur. Eğer ayaklarını size döndürmeden sadece gövdeleri ve başları ile size dönüyorlarsa tam yönelim gerçekleşmemiş olur ve anlayın ki o anda yalnız kalmayı tercih ediyorlar.
Yine aynı şekilde ayak üst konuştuğunuz bir anı hatırlayın. Eğer muhatabınız konuşmanın herhangi bir anında ayaklarını sizden başka bir yöne doğru döndürüyorsa bu kişi kesinlikle sizden ayrılmak istiyordur. Bunun sebebi hakikatten gitmesi gerektiği içinde olabilir yada sadece sizden ve sohbetinizden keyif almadığı içinde olabilir.
Bu bir niyet işaretidir. Maalesef bu tür durumlarda sadece ayak yönelimine bakarak sebebi bulamazsınız. Muhatabınızın ayrılmak istediği kesindir yani niyetini okuyabilirsiniz fakat akıl okuyamayacağınız için sebebi ayrıca bulup neden ayrılmak istediğine yönelik ayrımı tekrar yapmak zorundasınız.
Yine misal bir astınızı görüşmeye odanıza çağırdınız. eğer astınız açık alanda gizlenmeye çalışıyorsa yani kafalarını omuzlarının içine gömerek ve omuzlarını yukarı çekerek odanıza giriyorlarsa çaresizlik, başarısızlık yada güvensizliğin göstergesidir. Tıpkı bir futbol maçı sonrasında kaybeden tarafın oyuncularının maçtan sonra omuzlarını kaldırıp kafalarını eğerek sahadan ayrılmaları gibi bir durumdur bu durum.
Odanıza gelen astınız ya verilen görevi yerine getiremiyordur yada sizinle çalışmaktan dolayı ciddi bir güvensizliği söz konusudur.
Misal amirinizle potansiyel müşterinizle yada herhangi biriyle oturarak toplantı yapıyorsunuz. Beden dili odaklı bir gözlemde eğer oturmakta olan bir kişi her iki eliyle dizlerini kavrarsa bu hareketi toplantıyı bir sonuca bağlayıp gitmek istediğinin açık bir işaretidir. Ellerin dizlerin üzerine yerleştirildiği bu hareketi genellikle gövdenin Öne doğru eğilmesi ve/veya vücudun alt kısmının sandalyenin ucuna doğru kayması izler. Bunların ikisi de niyet hareketidir. Muhatabınızın ayrılmak istediği kesindir yani niyetini okuyabilirsiniz fakat akıl okuyamayacağınız için sebebi ayrıca bulmanız gerekir.
Başka bir beden dili şifresi ise yine ayaklarla alakalıdır. Örneğin ayak parmakları, fotoğraftaki gibi yukarıyı gösterdiğinde, bunun anlamı genellikle kişinin moralinin yerinde olduğu veya olumlu bir şey düşündüğü yada duyduğudur. Topuğu yerde sabit kalıp ayakkabısının önü havaya kalkıktır çünkü bu basit hareket, iyi bir haber aldığının göstergesidir. Yine telefonda konuşan bir kişi aniden sandayenin masanın yada koltuklarının üzerine çıkarak yada konuşmaya başlamışsa kişi bunu bilinçsizce yapmakatdır. Fakat bu davranışlar çok dürüst işaretlerdir ve hikâyeyle bağlantılı mutluluk içeren duyguların gerçek dışavurumları olarak yorumlanırlar. Bu hareketin sebebi milyonlarca yıl öncesinden gelmektedir. Örneğin mutlu ve heyecanlı zamanlarımızda adeta havada süzülüyormuşuz gibi yürürüz. Bu coşkulu durumu birbirlerinden büyülenmiş bir halde dolaşan sevgililerde ya da lunaparka girmekte olan çocuklarda gözlemleyebilirsiniz. Bir şey bizi çok heyecanlandırdığında ya da herhangi bir nedenle kendimizi iyi hissettiğimizde, hoplayıp durmak veya her adımımızda zıplayarak yürümek gibi yer çekimine karşı koyan davranışlarda bulunuruz. Bu durum aslında bir kez daha, kendisini sözel olmayan davranışlarla ifade eden limbik beynimizin marifetidir. Çünkü hayatımızı sürdürmemize yönelik limbik tepkilerimiz yalnızca bebeklik yıllarımıza değil, aynı zamanda insanoğlu olarak ilk atalarımıza dek uzanmaktadır. Örneğin bugün bize mutluluk veren bir şey karşısında dans etmemiz tribünlerde diskolarda bir aşağı bir yukarı sıçramamız aslında milyonlarca yıl önce başarılı bir avın ardından kabile halkının sergilediği kutlama davranışlarının bir uzantısıdır. İster başarılı bir avı kutlamak için zıplayıp duran savaşçılar ister takımın galibiyetiyle sıçrayıp duran taraftarlar olsun bu davranış şekli mutluluğun ibeden diliyle ifadesidir. Neden mutludur onu bilemeyiz ama mutludur.
Belgesellerde görmüşsünüzdür. Memeli hayvanlar alanlarını çeşitli yollarla işaretler ve diğer hayvanlara o alana girmemeleri konusunda uyarı bırakırlar. Kendilerini baskı ya da tehdit altında hissettiklerinde veya tam tersi şekilde, başkalarını tehdit ettiklerinde kendi alanlarını belirleyecek davranışlarda bulunurlar; konum ve alanlarını kontrol altına almak istediklerini gösterirler. İnsanlarda da bu durum geçerlidir. İnsanlar kendilerini çatışma içeren durumlarda bulduğunda sadece daha dengeli bir konuma geçmek değil, aynı zamanda daha fazla alanı kontrolleri altında tuttuklarını göstermek için de, bacaklarını açma davranışında bulunurlar. Örneğin Tartışmakta olan iki insanı seyrettiğinizde, hiçbir zaman bacakların çapraz durumda olduğunu göremezsiniz. Limbik beynimiz bu dengesiz duruşa müsaade etmez. Bir tarışma esnasında karşınızdaki kişinin bacaklarını açtığını gözlemlerseniz, bu kişinin gittikçe artan bir rahatsızlık içinde olduğu sonucunu çıkarabilirsiniz. Bu baskın duruş açık bir mesaj vermektedir: “Yanlış olan bir şey var ve bununla başa çıkmaya hazırım.” Bu türden sözel olmayan bir davranış gözlemlediğiniz anda anda, olası bir bela için de hazırlıklı olmanızda fayda var.
Ayak ve bacak davranışları bir kişinin herhangi biriyle sohbet ederken ne denli rahat olduğunu (ya da tam tersi) gösterir. Bacakların çapraz yapılması ya da bacak bacak üstüne atılması, kişinin muhatabının yanında kendini rahat hissettiğinin önemli bir göstergesidir. Diğerlerinin yanında kendimizi güvende hissettiğimiz zamanlarda da bacaklarımızı çapraz yaparız ve bu güvenlik hissi de rahatlığın doğal bir uzantısıdır. Bu davranışın neden bu denli dürüst bir dışavurum olduğunu da buyrun beraberce inceleyelim. Ayaktayken bir bacağınızı diğerinin önüne attığınızda, dengenizi önemli ölçüde azaltmış olursunuz. Güvenlik açısından bakacak olursak, ortada ciddi bir tehdit unsuru olsaydı, limbik sisteme göre ne kolay bir şekilde donabilir ne de kaçabilirdiniz çünkü bu duruşa geçtiğinizde yalnızca tek bacağınız üzerinden denge sağlamaktasınızdır. Bu nedenle limbik beynimiz ancak kendimizi rahat ya da güvende hissettiğimiz zamanlarda bıı türden bir davranışa müsaade eder. Yani kendimizi rahat hissettiğimizde genellikle bacaklarımızı çapraz yaparız. Hoşlanmadığımız birinin ortaya çıkmasıyla yada keyifsiz bir konu açıldığında bacaklarımızı yeniden açarız.
Devam edecek…