Arif Küme Yazıları & Denemeleri, Dinler & İnançlar

Cizvitler, Loyolalı İgnatius ve Fethullahçılarla Benzerlikleri

loyolaSakat bir ispanyol askeri olan İgnatius de Loyola 1534 yılında Cizvitler olarak da bilinen İsa Topluluğunu kurarak Avrupa tarihine damgasını vurdu. Önderliğini yaptığı topluluk bir süre sonra geniş bir organizasyonu olan yaygın bir dini akıma ve Avrupa çapında ciddi bir güç haline dönüşecekti. Liderliği altındaki Cizvitler Protestanlığın yaygınlaşmaya başladığı dönemlerde Katoliklik için bir hayat damarı haline gelmişti. İgnatius de Loyola papaya olan ciddi bağlılığı ve koyu misyonerlik faaliyetleri ile de bilinir.

İgnatius de Loyola İspanya’nın kuzeyindeki bir kalede doğdu. Müreffeh ve tanınmış bir ailenin 13. çocuğu olarak dünyaya geldi. 1517 yılında Fransa’ya karşı yapılan savaşa katıldı. 1521 yılında savaş esnasında bir Fransız topunun bacaklarının arasından geçerek sağ bacağını kırması sol bacağında ise kalıcı bir şekilde hasar bırakması sonucu sakat kaldı. Uzun ve çileli geçen tedavi sürecinde kendisini dini eserler okumaya verdi ve bol bol dua ederek tanrı ile yakınlaşmaya çalıştı. Tedavisinden sonra İspanya’nın kutsal mekanlarını ziyaret etti. Bir mağarada münzevi hayatı yaşadı ve akabinde Kudüsü ziyaret ederek hacı oldu. Bu zaman zarfında gelgitler yaşayan ruhsal durumunun bir göstergesi olarak bir ara intihar etmeyi dahi düşündüğü bilinmektedir. Fakat sonunda yolculuğu Paris üniversitesi teoloji bölümü öğrencisi olarak Fransa’da son  buldu.

İgnatius de Loyola Fransaya geldiğinde Protestanlık Kuzey Avrupa’da ciddi bir hızla yayılıyordu. Martin Luther ünlü 95 tezini katedralin kapısına asalı  çok olmamıştı ama öğretileri çok hızlı bir şekilde kulaktan kulağa dağılıyordu.  Pariste bir teolog olan John Calvin ise 1536 yılında Calvinist akımı başlatmak üzereydi.

Tüm bu Katolik karşıtı hareketler hızlı bir şekilde yayılırken İgnatius de Loyola katolikliğe sadık kalmayı seçmişti. Pierre Lefevr, Francis Xavier, Yakov Laynez, Alfonso Salmeron, Nicholas Bobadilla ve Simão Rodrigues isimli 6 arkadaşı ile birlikte Cizvitlik tarikatını kurdu. Tarikatın temel amacı papaya hizmet etmekti. Papa III. Paul İgnatius, İgnatius de Loyolayı tarikatın lideri olarak tanırken tarikatını da resmen tanıyarak onlara güç verdi. Hızla kalabalıklaşan tarikat özellikle eğitim seviyesi düşük köylüler arasında popüler oldu. İgnatius de Loyola Protestan hareketin hızını kırarak Reformu durdurmak ve Katolikleri etrafına toplamak istiyordu. Fransa, Almanya, Polonya ve diğer Avrupa ülkelerinde dağılmış bir biçimde bulunan Katolikler ile kilisenin arasında yeniden bir bağ kurmak istiyordu. Bunda başarılı da oldu hatta Protesanlığın yayılma hızını da durdurdu. 1609 yılında kutsanan İgnatius de Loyola 1612 yılında da Aziz ilan edildi. Loyola’nın cizvitler için kutsal olan kitabı Ruhsal Egzersizler, savaş sonrası geçirdiği tedavi sürecinde yazılmıştı. Kitapta anlatılanlar günümüzde dahi pek çok katolik tarafından imanlarını güçlendirmek için 30 günlük bir program şeklinde uygulanmaktadır.

Kolejler ve Eğitim Faaliyetleri

Roma’da öldüğünde İgnatius de Loyola’nın taraftarları düzinelerce kolej kurmuşlar Asya, Avrupa ve Amerika’ya misyonerler yollamışlardı. Francis_Xavier_1542Cizvitler, özellikle fakir ama zeki çocuklara kendi özel okulları aracılığı ile mükemmel bir eğitim verirlerdi. Örneğin Fransa’da Clermont’ta bulunan Cizvit koleji o dönemin en iyi okuluydu. Tarikata kabul edilen her Katolik uzun ve meşekkatli eğitimlerden geçirilirdi. Bu eğitimlerin sonunda başarılı olanlar Cizvit tarikatının bir müridi olarak kabul edilir fikir ve ideallerinin yayılmasında aktif görev alırlardı. Örneğin İgnatius de Loyola’nın en gözü kara takipçilerinden Francis Xavier 1541 yılında misyonerlik faaliyetleri için Hindistan’daki Goa bölgesine gönderilmişti. İlerleyen zamanlarda gelmiş geçmiş en başarılı misyoner olarak aziz ilan edilecekti. Xavier misyonerlik faaliyetleri adına Mozambik, Endonezya, Japonya ve Çin’de dolaşmıştı.

Paralel Yapı ve Kumpaslar

Cizvitler muhalif oldukları bir kuruma ya da kuruluşa asla açıkça mücadeleye girmez, tedbiri elden bırakmazlardı. Kullandıkları taktik ve yöntemler daha çok sinsi ve gizlice kumpaslar kurarak yıpratmak üzerine kuruluydu. Özellikle sahip oldukları iyi eğitimli zeki üyeleri sayesinde karşıt oldukları kurum ya da topluluğun içine sızarak kendi ilke ve fikirlerini içerden aşılarlardı. Bu şekil içerden yapılan baskı ile o kurum kısa süre içerisinde yıpratılır veya tamamen yozlaştırılırdı.

18. yüzyıla gelindiğinde Cizvit tarikatı öyle bir hal almıştı ki hem Avrupa’da ve hem de özellikle Güney Amerika’da her önemli noktada Cizvitleri görmek mümkündü. Cizvitler, Uzakdoğu’da dahi etkin faaliyette bulunabiliyorlardı. Ancak bu dönemde politik açıdan Roma’da güçler dengesi Cizvitler lehine ve Papalık aleyhine dönmeye başlamıştı ve bu durum Papalık yetkililerinin hiç hoşuna gitmiyordu. Papalık azalan etkinliğini tekrar kazanmak ve yeniden güç odağı olabilmek için Cizvitlerden kurtulmak ve onları ortadan kaldırmak istiyordu.

Papalık istediği amacına 1773 yılında ulaştı. O yıl dönemin papası XIV. Clement, Cizvit tarikatının feshedildiğini ve dünyanın her yerinde Roma Kilisesi tarafından Cizvitlere tanınmış olan tüm hak ve ayrıcalıkların kaldırıldığını ilan etti. Papalık, tarikatın varlık sebebi olduğu için papanın emrine karşı yapılacak herhangi mücadele de dinen caiz olamazdı. Bu ilan ile birlikte Cizvitler arasında büyük bir çözülme oldu. Her ne kadar 1814 yılında VII. Pius tarafından Cizvitlere eski hak ve ayrıcalıkları geri verilse de Cizvitler bir daha toparlanamadılar ve hiçbir zaman eski hallerine dönemediler. Ancak Katolik mezhebinin bir tarikatı olarak varlıklarını sürdürebildiler.

Türkiye’de Cizvitler

Cizvitler Türkiye’de “İsa’nın Askerleri” adıyla bilinirler. 18 Kasım 1583 tarihinde Fransa Kralı III. Henri’nin isteği doğrultusunda İstanbul’da bulunan St. Benoit adlı bir Fransız manastırının yönetimini Papa XIII. Gregorius, manastırı Benedikten tarikatından alıp Cizvit (Jésuites) rahiplerine vermesiyle üstlenmişlerdi. Jules Mancinelli’nin yönetiminde iki Fransız ve iki İtalyan olmak üzere toplam dört Cizvit rahip, kurumu yönetmeye başlamışlardı.

Saint-Benoît manastırındaki ilk eğitim kurumu, yine manastıra bağlı olarak yine Cizvit rahiplerin girişimiyle 1583’de kurulmuştur. 1586 yılındaki veba salgını sırasında görevli Cizvit’lerin tamamının ölmesi üzerinde okulu Kapusen (Capusins) rahipleri devralmıştır. Ancak bu rahiplerden Aziz Joseph de Leonessa’nın Topkapı Sarayı’na giderek Sultan III. Murad’a Hıristiyan olma çağrısında bulunması üzerine, Kapusen rahipler tutuklanıp sınırdışı edilmişlerdir. Bu nedenle okul kapanma tehlikesi yaşamış, ancak Cizvitler kısa süre sonra okula geri dönerek kurumu yaşatmayı başarmışlardır. Saint-Benoît bu dönemde, Osmanlı topraklarındaki Cizvit faaliyetlerinin merkezi olmuştur.

İngiltere Parlamentosunu Havaya Uçurma Girişimi

gunpow1Cizvitler pek çok protestan ülkede papanın ajanları olarak muamele gördüler. Tarikat elemanlarına karşı ciddi bir önyargı ve nefret ile karışık bir korku duygusu hakimdi. İngiltere’de ki 1605 tarihli Barut Komplosu‘nun ardında pek çok Cizvit olduğu varsayılmış ve idam edilmişti.

Barut komplosu, bir grup İngiliz Katolik tarafından, İngiltere Kralı I. James ve diğer aristokratları öldürmek için 5 Kasım 1605’te yapılan Parlamento Binası’nı havaya uçurma girişimiydi. Komplo Robert Catesby ve Guy Fawkes öncülüğünde planlanmıştı.

5 Kasım 1605 tarihli komplonun amacı yalnızca Kral I. James’e karşı suikast düzenlemek değil, tüm Kraliyet ailesini, Protestan devlet adamlarının büyük bölümünü öldürmek ve halkı isyana teşvikti. Eylemcilerden birinin saray çalışanı bir yakınına eylem günü sarayda olmaması yönünde ki uyarısının kraliyete sızması sonucunda, Guy Fawkes eyleme giderken yakalanmış ve ağır işkencelere maruz kalarak idam edilmişti.

Her yıl 5 Kasım gecesinde, Birleşik Krallık ve krallığa ait diğer eyaletlerde kraliyet öncülüğünde Eylemin(Komplonun) başarısızlığa uğratılması şenliklerle kutlanır. Bu kutlama gecesine Guy Fawkes Gecesi, Kutlama Ateşi Gecesi, Havai Fişek Gecesi, Barut Gecesi ve Komplo Gecesi de denmektedir. Kutlamalarda havai fişekler patlatılır, büyük fıçılar ateşe verilerek caddelerde yuvarlanır ve bu büyük vatan haininin cezalandırılmasını kutlamak için Guy Fawkes maskesi takılmış kuklalar yakılır. Günümüzde politikadan çok, eğlence amaçlı yapılan bir kutlamadır.