Daha önce bir yazımızda bahsetmiştik.
Bazı objeler zihnimizde basit çağrışımlar taşırken bazı objeler sırtlarında duygusal bagajla birlikte yerleşir zihinlerimize.
Bu konuyla ilgili sosyal medyada dolanan siyah pantalon başlıklı bir video dikkatimi çekti ve izledim.
Buyrun sizde izleyin…
Şimdi sızlayan burnumuzu çekip, gözümüzün yaşını silelim ve beraberce bir tahlil yapalım.
Hikayeyi anlatan amcanın amacı izleyenleri ağlatmak, bu çok bariz.
İsmi Alişan Kapaklıkaya.
NLP uzmanı yani kişisel gelişim şemsiyesi altında bir alt başlık.
Pekala siz de farketmişsinizdir, daha henüz başlarda sunucu, bu hikayeyi iyi dinleyin uyarısı yapıyor konuklarına.
Neden ?
Çünkü yavrum, galiba bu sahnelere çalışılmış.
Hatta konuya nasıl gireceklerini dahi ölçüp biçmişler gibi.
En üzücüsü, hikayesini anlatan amca yaşadığı acıyı algı olarak izleyiciye geçirebilmek için tavırlarını, mimiklerini nasılda koyuverip gidiyor. Muhtarın oğlu falan konu edilip zengin fakir ayrımı zihinlerde nasıl da berraklaştırılıyor.
Tek kişilik oyununda öyle teatral bir ağıt yakıyor ki koyver gitsin.
Bize de gözyaşlarımızla finali yapmak kalıyor.
Çünkü amaç, anlattığı hikayenin kederiyle izleyiciyi efsunlamak…
Aslına bakarsan anlattığı hikaye bizlere hiç de yabancı değil.
Tam yerine rastgeldi, yazının başlığı da yerini bulsun;
Kaşağı, Dadaruh, ve Kuşpalazı
Bu üç kelimenin bizi götüreceği yer Ömer Seyfettin’in zihinlerimize nakşettiği kavramdır ki;
onun da adı vicdan azabı…
Dedik ya bazı objeler sırtlarında duygusal bagajla birlikte yerleşir zihinlerimize.
Misal Ömer Seyfettin’de kaşağı neyse
Alişan Kapaklıkaya’da siyah pantalon o işte.
Bir de şöyle bir şey var. Misal kaşağı ve diyeti herkes bilirken Efruz beyi tanıyan pek çıkmaz.
Neden?
Halbuki üçü de Ömer Seyfettin ürünü.
Çünkü yavrum, bizde tirajı trajedi yapar.
Olur da anlatan biri çıkarsa hemencecik üşüşülür etrafına. Tıpkı son vazifesini yapmak üzere bir naaşın başına toplanan cami cemaati gibi.
Sormak lazım bir insan kardeşinin ölümünü böyle teatral bir havayla neden anlatır ?
Buyur, üşüştük başına koyverdik gözyaşlarını, hep beraber ağladık.
İyi ama,
Pantolonun ayağındayken ölseydi,
Daha mı güzel ölecekti rahmetli ?