Varoluşçuluğun babası Jean Paul Sartre, kurgusal eserleri, politik aktivizmi, aşk ilişkileri ve provakatif felsefesi ile batı Avrupa’da son derece önemli bir yere sahiptir. 1964 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanmış olmasına rağmen ödülü reddederek gerçek bir yazarın böyle şeylerden uzak durması gerektiğini söylemiştir.
Jean Paul Sartre Paris’te doğdu. küçük yaşta yetim kalan Sartre, annesinin ailesinin yanında büyüdü. Felsefe doktorasını Paris’te tamamladı. Ömrü boyunca sürecek bir ilişkisinin olduğu Simone de Beauvoir ile burada tanıştı. iki yıl Almanya da çalıştıktan sonra yeniden Fransa’ya dönüp Bulantı isimli varoluşçu romanını yazmaya başladı.
II. Dünya savaşı sırasında askere alındı fakat Almanlara esir düştü. Dokuz ay Nazi esir kampında tutsak kaldı. Daha sonra sağlık sorunları sebebiyle serbest bırakıldı. (3 yaşından beri bir gözü görmüyordu) Savaşın kalan döneminde Nazi karşıtı entellektüellerin çıkardığı yeraltı dergilerine ve organizasyonlara katkıda bulundu. Sinekler adlı ünlü oyunu bu koşullarda yazıldı ve sahnelendi. Komünizmi benimsedi ve 1943 yılında varoluşçuluğun temel metinlerinden biri olan Being and Nothingness (varlık ve Hiçlik) isimli eserini yazdı.
Varoluşçuluk felsefesi özellikle Friedrich Nietzsche gibi Avrupalı filozoflardan etkilenmişti. Plato’dan beri gelen klasik Batı felsefesini reddediyordu. İsmini ünlü ”Varoluş özen önce gelir” sloganından almıştı.Varoluşcular insanların kendi hayatlarını yaratabildiklerini ve onları tanımlayan hiçbir metafizik ya da dini formun olmadığını savunuyordu.
II. Dünya savaşı’ndan sonra Sartre ve Albert Camus en önemli iki Fransız varoluşçusu olarak nam yaptılar. sartre muhalif politik hareketlere katılımı ve Beauvoir ile olan ilişkisi nedeniyle Fransız kültürünün temel direklerinden biri haline geldi. Cezayir’deki Fransız sömürgeciliğine muhalefet etti. Vietnam savaşına karşı çıktı. 1956 yılında Sovyet güçleri Macaristanı işgal edince onlara karşı da tavır aldı.
Sartre genç hayranları ile ilişkiler yaşadı. Aynı anda dört ya da beş metersinin olduğu anlar olmuştur. yaşadıklarını samimi mektuplarla Beauvoir’e anlattı. Zira ona tek eşlilik değilse bile dürüstlük sözü vermişti. Yetmiş dört yaşında akciğer enfeksiyonundan ölene kadar iki filozof birbirinden kopmadı.
Nobel almadan önce İsveç’teki Nobel Enstitüsüne mektup yazdı. Mektubunda değerlendirme dışı kalmak istediğini belirtti. Ancak mektup hiçbir zaman açılmadığı için isteği yerine getirilemedi. Sartre sıradışı bir yazardı. En önemli sözlerinden birisi ”No Exit” (Çıkış Yok) oyunun da yeralan ”Cehennem diğer insanlardır” sözüydü ve eserleri 1948 yılında Katolik Kilisesi tarafından yasaklanmıştı.