Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu İkinci Selim hem o zaman ki halk arasında hemde ondan sonraki tarih kaynaklarında Sarı Selim adıyla anıldığı gibi Reşad Ekrem Koçu’nun tabir ettiği şekliyle Ayyaş Selim adıyla da bilinmekteymiş. İkinci lakabının sebebi aşikar bir şekilde içki düşkünlüğüymüş. Hatta öyle ki Kıbrısı fethetmesinin arkasında ki sebep olarak Kıbrıs bağlarında yetişen üzümlerden içimi çok güzel şarapların üretilmesi olduğu dahi söylenirmiş.
İsmail Hami Danişmendi’nin Tarihi Hakikatler kitabında anlatıldığı üzere bir gün Ayyaş Selim akşam yemeğini yeyip şarabını içtikten sonra sofraya getirilen yemişler içerisinde renk renk üzümlerin de olduğunu görmüş. Muhteşem Süleyman oğlu Muhteşem Ayyaş bir anda hiddetlenerek bağırmış;
– Kaldırın Şunları gözümün önünden !
O sırada yanında bulunan gözdelerinden biri çekinerek sebebini sormuş, Ayyaş Selim de şöyle cevap vermiş;
– Ben şarabımın tohumlarını yiyerek ona ihanet etmek istemem !
Ayyaş Selim’in ölümü de Reşad Ekrem Koçu’nun tabir ettiği şekliyle olmuşsa hakikatten traji komik olmuş. Üstadın naklettiğine göre 1574 yılında ölen Selim öldüğü yıl bilinmeyen bir sebepten ötürü içkiyi bırakmış. Taib Ahmet Efendi’nin aktardığına göre ise Halvetiyye Şeyhi Süleyman Efendi’nin telkiniyle içki içmeye tövbe etmiş. Hangisi doğru bilinmez içkiyi bırakmış bırakmasına da bünye alkole alışkın olduğundan sağlığına etki yapmış. Hekimler aksini tavsiye edip en azından akşamları bir iki duble atmasını söylemişlerse de yeminini bozmamış. Bir gün Mimar Sinan’a sarayda yaptırdığı hamamı ziyaretinde baş dönmesinden ötürü kafası üstü mermere çakılmış ve hakkın rahmetine kavuşmuş.
Elbette aynı hikayeyi farklı versiyonları ile anlatanlar da var. Ne olursa olsun son nefesinizi hamamda verirseniz üstelik bir de Cihan Hükümdarı iseniz elbette ölümünüzü süsleyecek sazlı köçekli fantazilerin sonu gelmez.
Elbet bir de dip not düşelim;
İster içkili kafa ister içkisiz kafa hamama girerken dikkat edin kafa üstü çakılırsanız arkanızda kalanlar derdinizi anlatamaz…