Albertus Magnus ünlü bir Orta Çağ teoloğu ve felsefecisidir.
Daha sonra Roma katolik kilisesine yaptığı katkılar nedeniyle aziz ilan edilmiştir. Bilimsel saygınlığı ise adı tarihin en büyük şarlatanlığına yani felsefe taşı konusuna karıştığı için zedelenmiştir. Ne yazık ki ömrünün önemli bir bölümünü maddeleri altına dönüştürdüğüne inanılan felsefe taşının arayışı içerisinde geçirmiştir.
Felsefe taşı simya ilmine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taştır. Kimya bilimine göre ise herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek zaten mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Aslında simyacıların iki büyük hedefi vardı bunlar;
- Maddeyi altına çevirmek
- Ölümsüzlüğü bulmak.
Bu taşın her dokunduğu maddeyi altına çevirmesinin yanında bu taştan elde edilecek iksirin ölümsüzlüğü sağladığı düşünülürdü. Bu hususta birçok efsane türemişti. Elbette felsefe taşı tahmin edildiği üzere hiçbir zaman icat edilememişti fakat bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmalar altın elde etmekte yada ölümsüzlüğü bulmakta başarısız olmuşlardır elbette ama modern kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur.
Öyle ki iddialara göre Albertus Magnus’da ömrünün sonlarına doğru felsefe taşının sırrını keşfetmiş ve bunu ölüm döşeğinde Aquinalı Thomas’a söylemişti. Gerçekte ise böyle bir olay hiç vuku bulmamıştı. Çünkü Thomas, Albertus’dan önce ölmüştür. Aslında Albertus çağının en devrimci düşüncelerine sahipti. Aklın ve dinin uzlaşabileceğini savunması modern bilimin gelişmesine katkı sağladı. Çağdaşı Roger Bacon, gibi bilimsel araştırmayı savundu. Botanik, Fizyoloji, Astronomi, Coğrafya ve Kimya alanlarında çalışmalar yapmıştır. Felsefe taşını bulamasa da kimya ilmi için arseniği keşfetmişti ve 1250 yılında zehirli metali izole etmeyi başarmıştır.