Hepimizin duyduğu bir meseldir;
Önümüze yarısı dolu/boş bir bardak koyup tanımlamamızı isteseler verdiğimiz cevaplara göre kişiliğimiz ölçülür.
Yarısı boş – Kötümser
Ya da
Yarısı dolu – İyimser
Bizi bu sonuçlarla buluşturan unsurun adı;
Perspektif.
Fransızcadan devşirilen bir kelime.
Tam Türkçesi bakış açısı.
Daha net bir ifadeyle, kendimizi merkeze aldığımızda etrafımızdaki her şeyi bize göre anlamlandıran bir süzgeç.
Perspektif oluşumunda dört unsur belirleyici;
Karakter, Kişilik, Akıl, Zeka…
Gündelik hayatta birbirlerinin yerine bolca kullanılsalar da temelde farklı dört unsurdur bunlar.
Karakter, ahlaki özelliklerin ön plana çıktığı bir tanımlama; Dürüst, merhametli, hoşgörülü, sabırlı, adil, yalancı, sahtekar, zalim v.s.
Kişilik ise insanda daha kolay keşfedilen kişiye özgü özelliklerdir; cesur, korkak, özenli, paspal, temkinli, pervasız, yetenekli, beceriksiz, coşkulu, içe kapanık, ön-yargılı, açık fikirli, kaygısız, gamlı, iyimser, kötümser v.s.
Zekâ etraflıca düşünebilmek kadar yaratıcı olabilmek olarak da tarif edilebilir. Örneğin bir şair şiirini aklıyla değil zekasıyla yazar. Ya da bir müzisyen bestesini ve güftesini zekasıyla notaya döker, aklıyla değil.
Peki Akıl nerede lazım ?
Düşüncelerin isabetli ve sağduyulu (common sense) olması için akıl gerekli. Zekayı yönlendiren akıl kuvvetidir. İyi-kötü, fayda-zarar ayrımlarını akıl yapar.
Bardağın Yarısı Dolu mu ? Yarısı Boş mu?
Yukarıdaki dört unsur perspektifi oluşturur dedik.
Yani etrafımızda olup bitenleri karakter, kişilik, zeka ve akıl yoluyla süzerek perspektifimizi oluştururuz
Perspektifimiz ise algımızı doğurur.
Algımız etrafımızda olup biten her şeyin bizdeki tanımı.
Tüm bu yukarıda anlattıklarımızı aklımızın bir köşesine yazıp bardak örneğine tekrar dönelim;
Bardak dolu mu ? Boş mu?
Her ikisi de değil.
Çünkü yavrum,
Sadece doğru cevabı bulmak değil, doğru sorguyu yapabilmekte bir maharet..
Aslında bardak sadece olması gerekenden iki kat daha büyük.
Hepsi bu…
Vesselam…
karakter ve kişilik arasındaki fark nedir ?