Malcolm X Malcolm Little ismiyle 19 mayıs 1925 tarihinde sekiz çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
Aile, Omaha, Nebraska’da yaşıyordu. Babası Earl Little, Baptist tarikatı rahibiydi ama aynı zamanda Evrensel Zenci Yardım Derneği’nin yerel şubesinin önemli bir üyesi ve Marcus Garvey’in ateşli bir destekçisiydi. Marcus Garvey Amerikan zencilerinin getirildikleri Afrika Kıtasına dönmeleri ütopyasını yayan ateşli bir propagandistdi.
Anne Louise Helen Norton Little Karayip kökenli bir melezdi. Fakat çocuklarının kendisi gibi melez değil siyahi olmasını istediği için özellikle ten rengi siyah bir eş seçmişti.
Baba Rahip Little’ın öne çıkan bir toplumsal figür haline gelmesi ırkçı özelliği ile bilinen Ku Klux Klan’ın dikkatini çekti. Ku Klux Klan üyelerinin tacizleri sonunda aile 1929 yılında Michigan’ın Eastlansing kasabasına taşınmak zorunda kaldı.
Maalesef Ku Klux Klan aileyi orada da rahat bırakmadı. Taşınmadan kısa bir süre sonra evleri ateşe verildi. Dört yaşındaki Malcolm’un unutamadığı o gecenin tek sarsıcı yanı evlerinin ateşe verilmesi değildi. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiyecilerin evin zenci bir aileye ait olduğunu anladıklarında müdahale etmeyi reddetmeleri küçük Malcolm’u uzun yıllar etkisi altında bıraktı.
1931’de Malcolm’un babası gizemli bir şekilde öldü. Ku Klux Klan üyelerinin planı sonucu tramvayın altında kalarak feci şekilde can veren baba Earl Little’ın ölümüne intihar süsü verildi. Ailenin vefat eden babadan kalan hayat sigortasına başvurusu da ölüm sebebinin intihar kabul edilmesi yüzünden reddedilmesiyle sekiz çocuklu dul bir kadın neredeyse açlığa mahkum edildi.
Kocasının ölümünden sonra altı yıl süreyle ailesini bir arada tutmak isteyen anne sonunda pes etti ve 1937 yılında çocuklarını devlet koruması altına teslim etti.
Yetiştirme yurtlarında ve koruyucu ailelerin yanında büyüyen Malcolm için okul hayatı da sancılı geçti. Yaşadıklarının etkisiyle içe kapalı bir çocuk olarak büyüyen Malcolm’un okumaya olan hevesi bir öğretmeniyle yaşadığı diyaloğun sonunda kayboldu. Kendisine büyüyünce ne olacağını soran öğretmenine avukat olmak istediğini söylediğinde öğretmeni bir zenci olduğunu unutmaması gerektiğini onun için marangozluğun daha uygun bir meslek olduğunu söyledi. Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Malcolm 15 yaşına geldiğinde okulu terk etti.
İlk önce Boston’a kız kardeşinin yanına giden Malcolm daha sonra zenci mahallesi olarak bilinen Harleme taşındı. Ayakkabı boyacılığı ile para kazanmaya başladıktan bir süre sonra kolay para hevesi ile uyuşturucu ticaretine girdi. Saçını kızıl renge boyaması sebebiyle Kızıl Detroit lakabını edinen Malcolm suç dünyasında hırsızlık, uyuşturucu ve bahis oynatmak gibi bir çok farklı alanda faaliyet göstermeye başladı. Çok iyi paralar kazanan ve hercai bir yaşama dalan Malcolm 1946 yılında başarısız bir soygundan sonra yakalanarak 10 yıllık hapse mahkum oldu.
Cezasını çekerken boş zamanlarını hapishane kütüphanesinde geçirerek bol bol kitap okumaya başladı. Bu esnada tanıştığı Nation of İslam üyeleri sayesinde grubun üyesi oldu. Elijah Muhammed (Elijah Poole) liderliğindeki Nation of İslam siyahların üstünlüğü ve kurucu Wallace Fard’ın son peygamber olduğu öğretisini yaydığı için geleneksel İslam’ın çok dışında bir yapıydı.
6 yıllık cezadan sonra şartlı tahliye ile 1952 yılında ceza evinden salınan Malcolm, ilk iş olarak Elijah Muhammed’le tanışmaya gitti. Tanışmanın akabinde Nation of İslam içerisinde gazete çıkarmak gibi aktif görevler üstlendi. Siyah ırkın üstünlüğü üzerine yazılar yayınlanan ”Muhammed Konuşuyor” isimli gazetede ayrılıkçı fikirler zenci toplumuna yayılmaya başladı.
Malcolm’un yönetimindeki gazete özellikle siyahların bir devrim arifesinde olduğu ve bu devrimin kansız olmayacağı vurgulanıyordu. Little adlı resmi soy adını kullanmayı bırakarak kendisinin Amerika’nın kayıp zenci nesli olduğuna işaret eden X (bilinmeyen) soy adını kullanmaya başlamış ve Malcolm X olarak tanınmaya başlamıştı. Karizmatik tavırları ve etkileyici konuşmasıyla kitleleri etkileyebilen Malcolm X artık toplantıların ve açık hava konuşmalarının tartışmasız konuşmacısı haline gelmişti. Hatta Ulusal TV’de katıldığı bir açık oturumdan sonra popülaritesi zenci gençler arasında tavan yapmış ve takip eden yıllarda binlerce zenci gencin Nation of İslam’a katılmasını sağlamıştı.
Artık iyice kamuoyu nezdinde tanınan bir figür haline gelen Malcolm X ya çok seviliyor ya da nefret ediliyordu. Kendisini Amerika’nın en öfkeli Zencisi olarak tanımlayan Malcolm X, kendisi gibi zenci haklarını savunan Martin Luther King JR.’ı dahi eleştirmekten çekinmiyordu. Şiddet karşıtı pasif direnişi örgütleyen Martin Luther King’e nazaran şiddet yanlısı ve ayrılıkçı politikaları seslendiren Malcolm X onları özgürlüğü dilenenler olarak tanımlayıp aşağılıyordu.
Hem Amerikan zenci toplumu hem de Nation of İslam grubu içerisinde sivrilen Malcolm X ‘in takipçileri gün geçtikçe çoğalmaya başlamıştı. Bu durum Nation of İslam içerisinde huzursuzluk ve çekememezlikleri körüklerken Elijah Muhammed yükselen popülaritesinden faydalanmak ve daha çok üye kazanabilmek için Malcolm X’i ikinci adam pozisyonuna getirdi. Bazı zamanlarda organizasyonun amacı ve gittiği yön ile alakalı tartışmalar yaşasalar da Malcolm X liderine tam bir sadakatle bağlıydı. Bu sadakatte Liderinin peygamber ve önder kişiliğine olan inancı ve diğer insanlar gibi hatalar yapmayacağına olan güveni en önemli faktördü. Fakat zaman ilerledikçe Elijah Muhammed’in özel yaşamında peygambere yakışan bir hayat tarzına sahip olmadığının farkına varmaya başladı. Kadın düşkünlüğü ve birden fazla kadından gayrimeşru çocuklara sahip olması Elijah Muhammed’i Malcolm X gözünde tartışmalı bir lider haline getirmeye başladı.
Aralarındaki iletişim Malcolm X’in başkan Kennedy suikastinden sonra yaptığı açıklama ile iyice kopma noktasına geldi. Elijah Muhammed’in Kennedy aleyhinde konuşulmaması emrine rağmen Malcolm X TV’de yayınlanan röportajında suikastın ”tavukların kümese dönmesi” şeklinde ifade edilen ve ne ektiysen onu biçersin anlamında açıklaması ipleri kopma noktasına getirdi. kendisine getirilen 90 günlük konuşma yasağını tanımayarak 1964 yılında Nation of İslam grubundan ayrıldı ve kendi İslami grubunu kurdu. 1965 yılında ise seküler bir organizasyon olan Afro-Amerikan Birliği adlı derneği kurarak İslam dışı zencilere de ulaşmayı hedefledi.
Tüm bunlar içerisinde manevi anlamda eksikliklerini gidermek için Afrika ve İslam ülkelerini kapsayan geniş bir seyahat düzenledi. bu seyahat esnasında Nation of İslam’ın sapkın düşüncelerinin farkına vardı ve Sünni Müslümanlık öğretisine uygun olarak yaşamaya ve vaazlar vermeye başladı. Kendi geçmişine dair yaptığı öz eleştirilerde öfkenin insanın gözünü kör eden bir duygu olduğunu söyleyerek geçmişteki söylemlerinden duyduğu pişmanlığı ifade etti. Hac’a gittikten sonra ismini El-Hajj Malik el-Shabazz olarak değiştirdi.
Ayrılışından sonra Nation of İslam grubundan ölüm tehditleri almaya başladı. 1964 yılında yaptığı bir konuşmada Elijah Muhammed Malcolm X gibi ikiyüzlü insanların kafasının koparılması gerektiğini söyledi. Bu konuşmanın akabinde Muhammed Konuşuyor adlı gazetede Malcolm X’in kafası koparılırken betimleyen bir karikatür yayınlandı. Artık savaş başlamıştı. 1965 yılında Malcolm X’in evi bombalandı. Kendisi saldırıyı yapanların Nation of İslam grubuna bağlı olduğunu ve oradan emir alarak yaptıklarını iddia ediyordu. Bir yandan kendi vaazlarına devam ediyor ve geniş kitlelerden yeni üyeler kazanmaya önem veriyordu.
Bu saldırıdan bir hafta sonra konferansına başladığı esnada vurularak öldürüldü. Elijah Muhammed’in üç öğrencisi saldırıyı gerçekleştirmiş ikisi kaçmayı başarmış diğeri ise yakalanmıştı.
1958 yılında evlendiği Betty Shabazz’dan 6 çocuğu olan Malcolm X Amerikan popüler tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.
Malcolm X’in ölümünden sonra Elijah Muhammed’in yakınlarına şu sözleri söylediği iddia edilir.
”Malcolm neyi vaaz ettiyse onu buldu. Biliyoruz ki cahil ve aptalca öğretileri sonunu hazırlayan şeylerdi…”