Arif Küme Yazıları & Denemeleri

Veda – Ceylan Gözlüm

ceylan gözlüm

Artık çok hatırlanmaz ama Esenler otogarı ilk açıldığında çok ses getirmişti.

Selefi Topkapı otogarı ile karşılaştırıldığında neredeyse uzay üssü gibiydi desem yeridir.

Uzay üssü ya da başka bir şey hiç farketmez otogarlar hüznün kol gezdiği yerlerdir. Çünkü bir daha ki kavuşmanıza kadar sevdiklerinizi gördüğünüz son mekanlardır.

Ceylan ismini ben koymuştum ona zira gözleri çok güzeldi.

Ceylan gözlüm derdim ona

Otogar servisine beraber binmiştik ve yol boyunca havadan sudan şeylerden bahsettik. Vardığımızda otobüs firmasının yazıhanesine girdik. Bileti teyit edip yolcusu olduğum otobüsün önüne geldiğimizde gözlerimiz birbirini buluverdi.

O anda koptu sessiz kıyamet…

Çünkü son kez görüştüğümüzü ya da son kez konuştuğumuzu itiraf edemediğimiz bir vedaydı.

Sessizce olup bitti her şey oysa söylenecek çok şey vardı. Söyleyemeyince insan, kursağına taş, gözlerine yaş oturuyor.

Öyle de oldu.

Ağlamaya başlayan gözlerimiz hem birbirine bakıştı hem birbirinden kaçıştı. Otobüsün muavini son anonsu yapıncaya değin böyle sürdü bu bakışmalar ve kaçışmalar.

Sonra yolcusunu uğurlayan herkeste olduğu gibi sıra bizde de vedalaşmaya gelmişti.

Sarılmak için ona doğru bir adım attım. Beni eliyle engelledi ve -Dur! dedi. Zorlukla döküldü ağzından bağrıma bıçak gibi batan sözleri;

-Sarılma yoksa seni bırakamam…

Hiç beklemeden sırtını döndü ağlaya ağlaya benden uzaklaştı. Tek kelime edemeden öylece kala kaldım.

Arkasından gidişini izlerken yüzümü ateş basmış, acıdan yanaklarımın içi yanmaya başlamıştı ve ateşi göğsüme kadar inmişti.

Uğul uğul uğuldayan kulaklarıma kalabalığın içinden gelen bir müzik şu dizelerle dökülüyordu;

Bakışların yüreğimde
Açtı yara ceylan gözlüm
Muradımı alamadın
Kaşı kara ceylan gözlüm