Okumayı çok sevdiğimi bilen etrafımdaki dostlarım, arkadaşlarım kimi zaman bana neden bu kadar çok okuduğumu soruyor. Hatta bazen sormaktan çok tenkit ediyorlar.
Kendimi bilmeye başladığım ve okuma yazmayı söktüğüm yaşlardan beridir ben bir okurum. ”Okurum” diyerek aslında kastettiğim şey, benim için okumamanın imkânsız olduğudur. Hatta diyebilirim ki kitap okumak, yaptığım bir şeyi tarif etmekten ziyade beni yani okur kimliğimi tarif eden bir fiildir.
Neden okuyorum?
Bir defa şunu net olarak belirtmem gerekir ki kitap okuma alışkanlığını amaç ve hedef gözeterek edinmedim. Fakat bu alışkanlık fıtratımla özdeşleştikçe içinde yaşadığım dünyayı, toplumu, insanları ve hatta onların alışkanlıklarını daha iyi anlayabilmek, çevremde olup bitenleri daha iyi yorumlayabilmek kısacası iç ve dış dünyamda hemhal olduğum her şeyi zihnimde farklı perspektiflere açık hale getirmek için okumaya bağımlı hale geldim dersem abartmış olmam.
Okumanın doğasında, hali hazırda anlamına vakıf olduğumuz, bildiğimiz ve anladığımızı farz ettiğimiz şeyleri tekrar keşfetmek ve keşfettikçe içselleştirmek olduğu gibi yolumuzun hiç kesişmediği, bilmediğimiz ya da anlamadığımız şeyleri keşfetmekte mümkündür. Yani yıllardır sürekli okuyor olmak bilmediğim ve anlamadığım birçok şeyi karşıma çıkarıyor olmasından ziyade bu şeyler hakkındaki görüşlerimin sürekli güncellenmesini de sağlıyor.
İyi bir okur olmamın diğer bir faydası ise kitapların kendimi daha iyi anlamama vesile olmasıdır.
Kendimi ve çevremi daha iyi anlamak için kitap okuyorum desem yanlış olmaz. Etrafımda olup bitenlerin iç dünyama yansımasını sadece muhakeme ve gözlem yeteneğim ile anlamlandırmaya çalışmak, o konuda bilmek ve inanmak arasındaki farka henüz vakıf olmadığıma da en büyük işaret olurdu. Yani her hangi bir konuda gerçekte neye inandığımın değil neyi bildiğimin ve bu bilgilere nasıl ulaştığımın anlamı var. Sadece zekâma güvenerek yaptığım mantık yürütme yöntemi, bilgiye ulaşmadaki tembelliğimi pekiştirip alışkanlık haline döneceği gibi karakterimde kolaycılığa da kapı açıp beni eninde sonunda ukala bir cehalete mahkûm edeceği su götürmez bir gerçek.
En kolay bilgi ya da perspektif edinme yollarından biri olan okumanın, önyargılarımı gözden geçirmek, aldığım kararların ve yaptığım tercihlerin doğruluğunu başka perspektiflerin süzgecinden geçirmek ve aykırı fikirlere verdiğim tepkilerin oto kontrolünü gerçekleştirmek gibi bana kendimi yenileme ve doğrularımı denetleme şansı verdiği de aşikâr.
Roman, biyografi, düz yazı ya da ideolojik hangi türde olursa olsun yapacağım her okuma bir yer de iç dünyamda gerçekleştireceğim keşif harekâtı gibidir. Nihayetinde edebi ya da akademik değeri olan her kitapta keşfetmem için paylaşılan ve üzerinde emek ve zaman harcanan fikirler mevcut. Elbette okuduğum fikirler sadece kitaplaştı diye doğrudur sonucuna ulaşmıyorum ama yazarın konu hakkında perspektifini kitaplaştırıp önüme koyması bir yer de benim o konu hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamı da engellemiş oluyor.
Kısacası okumak iyidir, okuyun.
Vesselam…