Amerika Birleşik Devletlerinde yetişmiş en büyük sivil aktivistlerden biri olan Martin Luther King, Jr. 15 Ocak 1929’da Baptist bir papazın oğlu olarak Atlanta, Georgia’da doğdu.
Teoloji alanında doktora derecesine sahip olan King 1 Aralık 1955 günü Rosa Parks isimli bir siyahi kadın yasa gereği otobüslerde siyahlara ayrılan arka sıralarda seyahat etmesi gerektiği halde buna karşı geldiği için tutuklandı. Bu olay üzerine Doktor King’in başını çektiği grupla birlikte 1955 yılında Afro-Amerikan sivil haklar hareketinin Montgomery Otobüs Boykotu olarak da bilinen ilk büyük protestosunun organize edilmesine yardım ederek adını duyurdu. Amerikan sivil direniş tarihine geçen bu boykot 382 gün sürdü. Evinin bombalanması ve tutuklanması gibi oldukça sıkıntılı süreçler yaşamasına rağmen boykot sürdürüldü ve Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin eyaletler arası otobüslerde ve diğer ulaşım araçlarında ırk ayrımcılığını kanun dışı ilan etmesine kadar da devam etti.
Bu boykottan sonra King, siyahi kiliselerin güç birliği yapmasını ve yurttaş hakları reformu için barışçıl gösteriler yapmayı amaç edinen Güney Hristiyan Liderlik Konferansı (SCLC)’nin 1957 yılında kurulmasında önemli rol oynadı. SCLC tarafından gerçekleştirilen tüm gösterilerde sivil itaatsizlik yöntemini uygularken Hindistan’ın efsanevi lideri Mohandas Gandi’den etkilenerek, ayrımcılığa karşı şiddetsiz direnişi modelini savundu. Güney Amerika eyaletlerinde önderlik ettiği barışçıl protestolar sıklıkla şiddetle karşılansa da King ve takipçileri şiddetsiz direniş modelinde ısrar etti ve hareketi ciddi taraftar kazandı.
Güçlü bir hatip olan King, zaten muhafazakârlıkları ile bilinen Güneyli beyazları ikna ederken sık sık Hristiyan değerlerine atıfta bulundu. Şiddet karşıtı tutumu ve Hristiyan değerlerine yaptığı vurgu ile hükümetin ve daha liberal eğilimleri ile bilinen Kuzey eyaletlerinin desteğini de kazandı.
Malcolm X’e karşı Doktor Martin Luther King
Onun şiddet karşıtı tutumunu bir zayıflık olarak gören Malcolm X ise adını duyurduğu ilk yıllarda kendilerine özgü siyah ayrıcalığını savunan bir İslami modelle karşılık vermişti.
Aslında temelde her ikisi de ırksal eşitlik ve özgürlük için mücadele eden Amerikan Sivil Haklar hareketinin saygın liderleriydi. Ancak 1960’ların başında hükümet, medyayı da kontrol ederek ülke gündemini işgal eden medeni haklar tartışmasını bu iki isim üzerinden yönetmeyi öngörmüş ve bir anlamda değişimi de kontrollü bir şekilde gerçekleştirmek istemişti.
King eşit yurttaşlık haklarına ulaşmak için şiddet içermeyen doğrudan eylemi ve Gandi tarzı pasif direnişi savunurken, Malcolm X, beyaz Amerika’yı ve onun Hıristiyan değerlerini şiddetle reddeden siyah Müslüman hareketi İslam Ulus’unun (NOI) sözcüsüydü. İlerleyen yıllarda ana akım İslam ile tanışmasından sonra Malcolm X’de şiddetten uzaklaştı fakat her iki direniş insanının sonu da maalesef aynı kaderle sonlandı.
Washington Yürüyüşü
1963 yılında ”İş ve Özgürlük İçin Washington’a Yürüyüş” adı ile bilinen kitlesel protesto yürüyüşüne aktif olarak katıldı. Yürüyüş başlangıçta özellikle Güney’deki siyahların acınası halini ülkenin başkentinde açıkça ifade etmeleri için bir fırsat olarak düşünülmüştü. Fakat etkinliği düzenleyen komite ABD başkanı Kennedy’nin baskısına dayanamadı ve gösteri çok daha yumuşak bir tandansta gerçekleşti. Bu etkinliğin en önemli özelliği, finalinin, King’in ünlü “Bir Hayalim Var” konuşmasıyla yapılmış olmasıydı. Lincoln Anıtı’nın önünde iki yüz elli bin kişinin şahit olduğu heyecan verici konuşmayı Amerikan Tarihine geçti.
(İngilizce)
« I have a dream that my four little children will one day live in a nation where they will not be judged by the colour of their skin, but by the content of their character. »
|
(Türkçe)
« Gün gelecek, dört küçük çocuğum derilerinin rengine göre değil karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var. »
|
Başkanın da baskısıyla protestonun daha yumuşak bir şekilde ortaya konması Başta Malcolm X olmak üzere bazı yurttaş hakları eylemcileri tarafından ciddi şekilde eleştirildi. Hatta Malcolm X, Washington’a Yürüyüş adıyla bilinen gösteriyi “Washington’a Saçmalık” (Farce on Washington) olarak lanse ederek adeta dalga geçti.
Tazminat konusu
Martin Luther King, siyah Amerikalıların uğradıkları haksızlıklar nedeniyle tazminat alması gerektiğinin ciddi bir savunucusuydu. 1965 yılında ünlü Kökler kitabının yazarı Alex Haley ile konuşurken, beyazlarla siyahlar arasındaki ekonomik eşitsizliği gidermek için sadece siyahlara eşitlik adı altında bazı politikaların uygulanmasının yeterli olmadığını, 50 milyar dolar değerindeki paranın bir devlet tazminat programı çerçevesinde 10 yıl içinde siyahlara dağıtılmasını öneriyordu. King, bu paranın, yüksek alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, yüksek suç oranları, yüksekokul bırakma oranları ve yüksek boşanma oranları gibi sosyal problemlerle mücadele eden siyahi toplumun rehabilitasyonunda kullanılması gerektiğini savunuyordu.
1964’te medeni haklar hareketi en büyük iki başarısını elde etti: anket vergisini kaldıran 24. Değişikliğin onaylanması ve istihdam ve eğitimde ırk ayrımcılığını ve kamu tesislerinde ırk ayrımcılığını yasaklayan 1964 Sivil Haklar Yasası. O yıl King, Nobel Barış Ödülü’nü kazanan en genç kişi oldu (2014’te Malala Yousafzai, 17 yaşında ödülü alan en genç kişi oldu). 1960’ların sonlarında King, ABD’nin Vietnam’a karışmasını açıkça eleştirdi ve çabalarını fakir Amerikalılar için ekonomik haklar kazanmaya çevirdi. 4 Nisan 1968’de Memphis, Tennessee’de suikasta kurban gitti.
Kanlı Pazar
King ve SCLC, 25 Mart 1965 tarihinde Selma şehrinden eyalet başkenti Montgomery’e bir yürüyüş düzenlemeyi istediler. . 7 Mart tarihindeki ilk deneme karşıt görüşlü kalabalığın ve polisin şiddet uygulaması nedeniyle iptal edildi. “Kanlı Pazar” olarak anılan o gün kamuoyu desteğinin had safhaya çıktığı ve göstericilere karşı polisin uyguladığı şiddetin büyük bir infial uyandırdığı gün olarak tarihe geçti.
Vietnam Savaşı
4 Nisan 1967 yılında, New York City Riverside Kilisesinde – öldürülmesinden tam olarak 1 yıl önce- güçlü bir şekilde Amerika’nın Vietnam savaşındaki rolü aleyhine konuştu. King uzun süredir belirli bir kesimin nefretini çekiyor hatta tehdit ediliyordu. Ancak bu konuşma ana-akım medyayı da onun aleyhine çevirdi. Time dergisi konuşmayı “Radyo Hanoi için yazılmışa benzeyen demagojik bir saldırı” olarak nitelendirirken, The Washington Post gazetesi de King’in “davası, ülkesi ve halkı için işe yararlığını azalttığını” ifade etti.
Ölümü
Doktor King, 1968 yılında siyah sağlık çalışanlarını desteklemek için Memphis’e gitti. 4 Nisan günü öğleden sonra saat 6’da Memphis’teki Lorraine Motel’in balkonunda uğradığı silahlı saldırı sonucu boğazından vurularak öldürüldü. Suikast, 60’tan fazla şehirde isyanların çıkmasına neden oldu. 5 gün sonra, ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, olayları yatıştırmak için yas ilan etti. Aynı gün 300,000 kişilik bir kalabalık cenazesine katıldı. Başkan yardımcısı Hubert Humphrey, Başkanı temsilen cenazeye katıldı.
Martin Luther King Hakkında Bilinmeyenler
- Martin Luther King’in asıl adı Martin değil, Michael’dı. Ancak 1934’te Atlanta’daki Ebenezer Baptist Kilisesi’nde papaz olan babası Almanya’ya gitti ve Protestan Reformu lideri Martin Luther’den ilham aldı. Sonuç olarak, King Sr. kendi adını ve 5 yaşındaki oğlunun adını Martin olarak değiştirdi.
- O kadar zeki bir öğrenciydi ki 15 yaşında Üniversiteye kaydoldu.
- Martin Luther King ve George Washington haricinde doğum günü ulusal bayram olarak kutlanan başka bir Amerikalı tarihi figür yoktur.
- Hayatı boyunca üstlendiği sorumluluk yüzünden uğradığı psikolojik terör haricinde 29 kere de hapse girmişti